Nijeryalı ressam John Adenuga Opeyemi, sanat dünyasında Hopex John adıyla biliniyor ve yüksek çözünürlüklü eserleriyle sanata yenilikçi bir soluk getirmeyi amaçlıyor.
Her sanatçı, halkın gözünde onu hemen tanınır hale getiren en az bir stil geliştirir.
Bir sanat eserini eşsiz ve anında fark edilebilir kılan bu özel teknik, sanatçının imzası gibidir.
Bazı sanatçılar yaşamları boyunca farklı stiller denese de, Nijeryalı hiperrealist sanatçı John Adenuga Opeyemi, yaratıcılığını daha da yükseltmek için sıklıkla farklı tarzları bir arada kullanmayı tercih ediyor.
Hiperrealizm ise, yüksek çözünürlüklü fotoğrafları andıran bir resim tekniğidir.
Çarpıcı sanat eseri
‘Hopex John’ adıyla tanınan Opeyemi, sanatında cesur renkleri kullanma ilhamının, Afrika kültürünü güçlü bir şekilde yansıtma arzusundan kaynaklandığını ifade ediyor.
“Resimlerimdeki her detay, modelin yüz ifadelerinden giydiği kostümlere kadar Afrika’nın zengin kültürel mirasından esinleniyor,” diyor John. “Bu, benim kimliğimi ve ait olduğum kökleri temsil ediyor.”
John’un birçok eseri, sanki tamamlanmamış izlenimi veriyor. Bu, izleyiciyi eksik kalan bölümleri kendi düşünce dünyasında doldurmaya teşvik eden bilinçli bir sanat tekniği. Bu eksik ama güçlü anlatım, resimlerine derinlik katıyor ve izleyiciyi daha fazla düşünmeye iterek Afrika’nın kültürel özelliklerine vurgu yapıyor.
“İnsanlar zorluklarla mücadele ederken, potansiyellerinin tamamını ortaya koyamazlar. Resimlerimdeki eksik kalan kısımlar, henüz ortaya çıkmamış olan geleceği simgelerken, görünen kısımlar bugünü temsil ediyor,” diyor John.
“Gölge ise, hem benim hem de milyonlarca Afrikalının, hedeflerine ulaşma yolundaki geçmişten gelen izleri bugüne taşıyan bir yansıma olarak karşımıza çıkıyor.”

Çocukluk tutkusu
John’un sanata olan ilgisi çocukluk yıllarına dayanıyor. Lisede, fen derslerindeki diyagramları öyle bir hassasiyetle çizerdi ki, öğretmenleri sık sık ders sırasında onu tahtaya çizim yapması için çağırırdı.
“Hiperrealizm üzerine YouTube’da çeşitli eğitim videolarını izleyerek ipuçları alır ve kendi tekniğimi geliştirmeye çalışırdım,” diyor John.
Sonrasında Benin Üniversitesi’nde güzel sanatlar eğitimi aldı ve burada cesur renklerle denemelere başladı. Boya ve kalemi eşleştirerek, zamanla bugüne kadar kullandığı belirgin imzasını geliştirdi.
John, resim yapma sürecine başlamadan önce çeşitli konseptleri bir not defterine yazar ve ardından bir tema belirler. Bu aşamanın ardından, bu temaları somutlaştıracak modeller arar ve hangi renk paletlerini kullanacağına dair düşüncelerini geliştirir.
‘Yüksek sesle’ sanat
John, profesyonel modellerle çalışmış olsa da, genellikle arkadaşlarını, komşularını ve Benin City’deki stüdyosunda fotoğraf çekimlerini kabul eden yabancıları model olarak kullanır.
Sonrasında, en iyi çekimleri seçip eskizlere dönüştürür. Son dönem çalışmalarından biri olan “Love, Peace and Deceit” adlı serisi, modellerin hipergerçekçilik etkisiyle tuvalden fırlıyormuş gibi görünmesini sağlar. Canlı renklerle boyanmış arka planlar, bu illüzyonu daha da güçlendirir.
31 yaşındaki sanatçı, “Sanatımın mesajının açık ve net bir şekilde iletilmesini istiyorum. Eser tamamlandığında, vermek istediğim duyguların doğru bir şekilde yansıması önemli,” diyor. “Bu özel seride, birçok Afrikalının arzuladığı sevgi, barış, iyi yaşam ve tatmin kavramlarını iletmeyi hedefledim.”
Temalı serideki her bir parça, tamamlaması yaklaşık üç hafta sürdü.

Değerli hediye
John, 2017’de profesyonel olarak sanata başladığından bu yana en az 700 siparişli eser üretmiş olduğunu tahmin ediyor.
Kendini portrelerde denemeyi sıkça tercih ediyor; bu, birçok sanatçının zorlandığı bir sanat formu. Kendisini derinlemesine incelemek bazı sanatçılar için genellikle “rahatsız edici” olabilir.
Ancak John, kendini portrelerini yapmaktan büyük bir zevk alıyor. Kendini portreleme serüveni, birkaç yıl önce başladığı ve bir tür gelenek haline getirdiği bir alışkanlık oldu.
“Her yıl doğum günümde kendimi portre etmeye başladım. Bu, bana oldukça ilginç geliyor çünkü yüzümdeki her çizgi ve iz, hayatımın bir parçasının hikayesini anlatıyor,” diyor. “Uzun bir süre, kendime verebileceğim tek değerli hediye buydu.”
Afrika güzelliği
John’un eserleri, Nijerya, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki çeşitli galerilerde sergilendi.
Ancak, ulusal ve uluslararası tanınma yolunda birçok zorlukla karşılaştı.
“Sanat, maalesef Afrika’nın birçok yerinde yeterince takdir edilmiyor. Haftalar süren bir Afrika eserinin değerinin düşürülmesi oldukça moral bozucu olabiliyor,” diyor John.
Yine de, dünya genelinde Afrika sanatını sergileyen galerilerin artmasıyla birçok genç sanatçının moral bulacağına inanıyor.
“Sanatımı dünya genelinde tanıtarak, Afrika kültürünün gerçek güzelliğini göstermek istiyorum,” diyor.
