İletişim Başkanı Altun, Türkiye’nin Dijitalleşme ve Medya Stratejilerini Değerlendirdi

Fahrettin Altun, BusinessEkonomi dergisine verdiği röportajda Türkiye İletişim Modeli, iletişim stratejisi ve dijital tehditlere karşı alınan önlemleri paylaştı.

Newstimehub

Newstimehub

12 Mar, 2025

image 15

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Fahrettin Altun, BusinessEkonomi dergisinin Türkiye İletişim Modeli’yle ilgili sorularını yanıtladı ve Türkiye’nin iletişim stratejisi ile dijital tehditlere karşı mücadelesinin detaylarını paylaştı. Altun, dijitalleşen dünyada Türkiye’nin medya ekosistemine olan etkisini de vurguladı.

Dijitalleşen dünyada, Türkiye’deki medya ekosisteminin büyük bir dönüşümden geçtiğini belirten Altun, internetin yaygınlaşması ve sosyal medya platformlarının popülerliği ile geleneksel medya üretim biçimlerinin yerini almasının, yeni içerik üretim yöntemlerini beraberinde getirdiğini ifade etti. Türkiye’nin medya ekosisteminin hızla büyüdüğünü, bunun da hem fırsatlar hem de zorluklar barındırdığını dile getiren Altun, içerik üreticilerinin daha geniş kitlelere ulaşabilmesi, çeşitli platformlarda kendilerini ifade edebilmesi ve yenilikçi projelerin desteklenmesi gibi fırsatların olduğuna dikkat çekti. Ancak, dijitalleşme ile birlikte bilgi kirliliği, güvenilirlik sorunları ve dijital uçurum gibi zorlukların da arttığını belirtti.

“Türkiye İletişim Modeli ile ülkemizin iletişim stratejilerini kurumsallaştırmaya çalışıyor ve yeni bir ekosistem oluşturuyoruz. Son 23 yılda Türkiye’de bu anlamda büyük başarılar elde ettik. Dijitalleşmeyi en verimli ve en doğru şekilde kullanarak demokrasiyi geliştiren, küresel sömürü sisteminin aygıtlarını yok eden, insanlığın hayrına çıktılar üreten bir medya inşa etmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Kültürel zenginliğimizi, sahip olduğumuz yüksek entelektüel müktesebatı odak noktamıza koyarak, yeni medya enstrümanlarının dezenformasyon, krizler, kaoslar ve kutuplaşma için değil, enformasyon, mutluluk, huzur ve güvenliği sağlamak adına kullanılabileceğini göstereceğimize inanıyorum.” diyerek, Türkiye’nin dijitalleşme ile oluşturduğu medya ortamında, toplumun faydasına olan yeni bir iletişim anlayışının peşinde olduklarını belirtti.

Altun, dijitalleşmenin yanlış bir şekilde kullanılmasının, özellikle hakikat krizlerini derinleştirdiğini ve kontrolsüz dijitalleşmenin olumsuz etkilerini artırdığını vurguladı. “Yalanın sıradanlaştığı, hakikatin her geçen gün önemini yitirdiği bir küresel medya ekosisteminde, Türkiye İletişim Modeli’yle kötü gidişe bir dur dedik ve demeye devam edeceğiz.” diyerek, dijitalleşmenin risklerine karşı alınan tedbirlerden bahsetti.

Altun, Türkiye’nin medya ekosisteminin dijitalleşme ile evrimleşen dinamik yapısının farkında olduklarını ve dezenformasyon, bilgi kirliliği gibi güvenlik tehditlerine karşı tedbir aldıklarını dile getirdi. Dijitalleşmenin getirdiği tehditlere karşı kurumsal bir stratejiyle mücadele ettiklerini vurgulayan Altun, geleneksel medya ile dijital medyanın entegrasyonunun daha güçlü ve dinamik bir medya ortamı yaratabileceğini ifade etti. “Toplumsal adalet ve bireylerin hak arayışında önemli bir kurum olan geleneksel medya, dijitalleşme sonrası bilgi kirliliği ve dezenformasyonun kol gezdiği yeni bir medyaya dönüştü.” diyerek, dijital medyanın manipülasyona açık yapısının toplumsal barışı tehdit ettiğine dikkat çekti.

Yeni medyanın zararlarını kabul etmeyen Altun, “İtibar suikastlarıyla, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına varan kötücül amaçlara hizmet eden bir yeni medyayı hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz.” diyerek, dezenformasyon ve dijital tehditlere karşı sıkı bir duruş sergilediklerini belirtti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak stratejik iletişim kültürünün gelişmesi için çaba harcadıklarını ve dezenformasyon, kara propaganda, siber savaşlar gibi dijital tehditlere karşı pozitif iletişim kampanyalarıyla mücadele ettiklerini açıkladı.

Türkiye’nin doğru ve etkili iletişim stratejileri geliştirdiğini belirten Altun, Türkiye Yüzyılı vizyonu çerçevesinde iletişim yüzyılı hedefine ulaşmak için çalıştıklarını ifade etti. “Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun önemli bileşenlerinden birisi de iletişim yüzyılı hedefimizdir. İnsanımızın doğru bilgiye erişimi, hakikatin yüceltilmesi, kamunun halkın sesine kulak vermesi, güvenlik ve uluslararası ilişkilerin de stratejik iletişim boyutunda yürütülmesi konularında adımlar atıyor, stratejiler yürütüyoruz.” diyerek, stratejilerin halkın sesini duymak ve doğru bilgiyi yaymak üzerine şekillendiğini söyledi.

Altun, Türkiye’nin iletişim stratejisinin sadece Türkiye’ye değil, tüm insanlığa hizmet etmeyi amaçladığını belirterek, Türkiye’nin dijitalleşmenin risklerini bertaraf etmek için güçlü ve yerli medya stratejileri geliştirdiğini açıkladı. “Yenilikçi ve proaktif bir iletişim stratejisi olan Türkiye İletişim Modelimiz, sağlam bir ilkesel duruş ve tavır barındıran bir yaklaşımdır. Dijitalleşmenin sağladığı imkanlarla küresel tehdit boyutuna ulaşan yeni medya mecralarına ve bu mecraların inşa ettiği dijital diktatörlüklere karşı yerli ve milli teknolojik hamlelerimizle karşı çıkma amacındayız.” diyerek, dijital okuryazarlığı artırmak için eğitim programlarıyla stratejilerini güçlendirdiklerini belirtti.

Küresel çapta medya şirketlerinin baskın olduğu dijital ortamda, ulusal medya şirketlerinin yerelliği aşarak sürdürülebilir içerik üretmesinin önemini vurgulayan Altun, Türk medya organlarının rekabet gücünü artırmak adına uluslararası platformlar düzenlediklerini ifade etti. “Stratcom Summit gibi birçok uluslararası program düzenleyerek, medya temsilcilerine küresel çapta hangi iletişim tercihlerinin kullanıldığını ve trendlerin neler olduğunu anlatıyoruz.” diyerek, Türk medya temsilcilerinin uluslararası iletişim dünyasında daha güçlü olabilmesi için önemli adımlar attıklarını söyledi.

Altun, Türkiye’nin küresel iletişim stratejisinin şekillendirilmesinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın kritik bir rol oynadığını belirterek, “Dezenformasyonları bertaraf etmek adına önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bu faaliyetler, sadece bilgi güvenliği değil, demokratik süreçlerin ve toplumsal dayanışmanın korunması açısından da hayati önem taşıyor.” dedi.