Afrika’da sağlık alanındaki yenilikler üzerine çalışan WIT, kıtada acil bir teknolojik devrime duyulan ihtiyaç konusunda dikkat çekiyor

Afrika’da yaşanan sağlık krizi karşısında, Webber Teknoloji Enstitüsü (WIT), teletıp gibi yeniliklerle teknolojik bir devrimi gerekli görüyor.

Newstimehub

Newstimehub

23 Ağu, 2024

teletip

Afrika’da sağlık hizmetleri, özellikle kırsal bölgelerde yetersiz altyapı ve tıbbi personel eksikliği nedeniyle ciddi bir kriz yaşıyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek için, Webber Teknoloji Enstitüsü (WIT), teletıp gibi inovasyonlara odaklanarak teknolojik bir devrim çağrısında bulunuyor.

Kritik bir durum

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, Sahra-altı Afrika küresel hastalık yükünün %24’ünü taşırken, dünya genelindeki sağlık personelinin sadece %3’üne sahiptir. Bu ciddi dengesizlik, sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olması, altyapı eksiklikleri ve özellikle anne ve çocuklar arasında yüksek ölüm oranları gibi sorunlara yol açmaktadır.

Örneğin, 2020 yılında Senegal’de 1.000 kişi başına sadece 0,1 doktor düşerken, Yunanistan’da bu oran 1.000 kişi başına 6,3 doktordu. Bu nitelikli sağlık personeli eksikliği, Afrika’daki sağlık sistemlerinin etkinliğini ciddi şekilde zayıflatmaktadır.

Teletıp: umut verici bir çözüm

Bu zorluklarla karşı karşıya kalan Afrika’da, teknoloji sağlık hizmetlerine erişimi iyileştirmek için yenilikçi bir çözüm olarak öne çıkıyor. WIT, hastaların mobil cihazlar veya çevrimiçi platformlar aracılığıyla doktorlarla uzaktan iletişim kurabilmesini sağlayan teletıbbın önemine dikkat çekiyor. Bu yenilikçi yaklaşım, coğrafi engelleri aşarak ve bekleme sürelerini kısaltarak Afrika’da sağlık hizmetlerine erişimde köklü bir dönüşüm sağlayabilir.

Zorluklar ve beklentiler

Afrika’da teletıbbın yaygınlaşması önünde çeşitli engeller bulunmaktadır. Kırsal bölgelerde internet erişiminin yetersizliği, bu teknolojinin uygulanmasını zorlaştıran temel sorunlardan biridir. Ayrıca, ülkeler arasındaki yasal düzenlemelerdeki farklılıklar, teletıbbın geniş çapta hayata geçirilmesini karmaşık hale getirmektedir.

Hastaların bu yeni sistemlere güven duymaması da önemli bir engel teşkil etmektedir. Uzaktan tanıya karşı duyulan şüpheler ve kişisel verilerin güvenliğiyle ilgili kaygılar, teletıbbın benimsenmesini zorlaştırmaktadır.

Bu zorluklara rağmen, Ruanda’da mobil cihazlar üzerinden 3,5 milyondan fazla konsültasyon gerçekleştiren Babyl gibi girişimler, teletıbbın sağlık eşitsizliklerini azaltma potansiyelini ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, Güney Afrika’daki Hello Doctor da yetersiz sağlık hizmeti alan nüfusun daha kolay erişim sağlayabilmesine katkıda bulunmaktadır.

Umut verici bir gelecek

WIT, Afrika’da teletıbbın geleceğini umut verici olarak değerlendiriyor ve teknoloji ile geleneksel sağlık hizmetlerinin bir arada kullanıldığı hibrit modellerin önünü açıyor. Enstitü, teknolojik araçlar konusunda eğitimli hemşirelerin, hastaları teknolojiyle buluşturma sürecinde kilit bir rol oynayabileceğini öngörüyor. Bu hemşireler, uzaktan tanı cihazları kullanarak rutin muayeneler yapabilir, hastaların sağlık durumunu izleyebilir ve verileri derinlemesine analiz için doktorlara iletebilirler.

Hibrit yaklaşım, özellikle teknolojiye karşı çekingen olabilecek yaşlı hastaların güvenini artırabilirken, aynı zamanda sağlık hizmetlerine daha iyi erişim ve yüksek kaliteli bakım sunma potansiyeli taşıyor.