4 Ekim 2024 tarihi Batı Sahra ihtilafında önemli bir dönüm noktasına işaret etmektedir. Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), Fas ile Avrupa Birliği arasında imzalanan ve işgal altındaki Saharawi topraklarını yasadışı olarak içeren iki ticaret anlaşmasını iptal etti. Polisario Cephesi’nin temyiz başvurusu üzerine alınan bu karar, egemenlik ve halkların kendi kaderlerini tayin hakkı konularını yeniden gündeme getirdi.
ABAD, dönüm noktası niteliğindeki kararında Fas ile imzalanan tarım ve balıkçılık anlaşmalarının Batı Sahra’yı da kapsamına alarak Saharawi halkının çıkarlarını ihlal ettiğine hükmetti. Karar, AB’nin bu anlaşmaları imzalayarak, Birleşmiş Milletler’in özerk olmadığını ve dekolonizasyon beklediğini düşündüğü bir bölge üzerinde Fas’ın egemenliğini zımnen tanıdığını değerlendirmektedir. Batı Sahra’nın bağımsızlığını talep eden Polisario Cephesi, kararı “tarihi bir zafer” ve kendi kaderini tayin hakkının uluslararası alanda tanınmasına yönelik bir adım olarak selamladı.
Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti Dostları Derneği (AARASD) de bu kararı memnuniyetle karşılayarak, hiçbir baskıya boyun eğmeyen ve dekolonizasyon çerçevesine saygı duyan bir “hukuk zaferi” olarak nitelendirdi. AARASD’a göre bu karar uluslararası aktörlere, AB ve Fas arasındaki “ticaret” lehine uzun süredir göz ardı edilen Saharawi halkının rızasının önemini hatırlatmaktadır.
Emmanuel Macron ve 6. Muhammed Batı Sahra’yı nasıl yağmalamaya hazırlanıyor?
Anlaşmaların ABAD tarafından iptal edilmesinin önemli ekonomik ve siyasi sonuçları olacaktır. Anlaşmaları yasadışı ilan eden Mahkeme, Fas ve AB arasında Batı Sahra’yı da kapsayan tüm ekonomik ortaklıkları sorgulanır hale getirmektedir.
Ekonomik ve siyasi sonuçlar
Fas için “kabul edilemez” olarak nitelendirilen bu karar, Avrupa ile ticari ilişkilerini zayıflatabilir. Örneğin Endülüs filosu Sahra sularında çok sayıda balıkçılık ruhsatından faydalanmaktadır ve bu uygulama mahkeme kararıyla sorgulanır hale gelmiştir.
Bu durum aynı zamanda AB’nin ekonomik çıkarlarından önce uluslararası hukuk ilkelerine saygı göstermesi gerektiğini de ortaya koymaktadır. Bu karar, AB’yi tüm taahhütlerini yeniden değerlendirmeye ve her türlü ticari faaliyetin ilgili halkların rızasına saygı göstermesini sağlamaya çağırmaktadır.
Tepkiler ve görünüm
Polisario Cephesi ve AARASD’ın tepkilerinin yanı sıra çok sayıda uluslararası örgüt ve gözlemci de bu kararın etkilerine ilişkin görüşlerini dile getirmiştir. Uluslararası gözlem kuruluşu Western Sahara Resource Watch (WSRW) AB’yi, Batı Sahra’nın farklı statüsüne saygı gösteren ikili balıkçılık ve ticaret ilişkileri geliştirmek üzere Polisario Cephesi ile keşif görüşmelerine başlamaya çağırdı.
Örgüt ayrıca, herhangi bir karışıklığı önlemek ve Avrupa mevzuatına uyumu sağlamak amacıyla gelecekteki tüm anlaşmalarda Fas ve Batı Sahra arasında kesin bir ayrım yapılması çağrısında bulunuyor. AB’yi, Saharawi halkının açık rızası alınmadığı sürece Batı Sahra ile bağlantılı tüm fonları askıya almaya çağırır.
Bir egemenlik ve kaynak sorunu
Saharawi egemenliği meselesi, doğal kaynakların sömürülmesi meselesinden ayrılamaz. Cezayir Saharawi Halkı ile Dayanışma Ulusal Komitesi (CNASPS), Saharawi kaynaklarının rızaları olmaksızın yağmalanmasını içeren anlaşmaların iptal edilmesinden duyduğu “derin memnuniyeti” dile getirdi. CNASPS bu kararı Saharawi halkının doğal kaynakları üzerindeki tam egemenliğinin tanınması olarak görmektedir.
ABAD, iki ticaret anlaşmasını iptal ederek uluslararası hukuk ve dekolonizasyon sürecinin yasallığı lehine güçlü bir duruş sergilemiştir. Dolayısıyla Sahra ihtilafında yaşanan bu yeni olay, Batı Sahra halkının bağımsızlık mücadelesinde belirleyici bir aşamaya işaret etmekte ve uluslararası aktörlerin Fas ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmelerini gerektirmektedir.
Bu tarihi karar, Sahrawi sorununu yeniden uluslararası kaygıların merkezine yerleştirmektedir.