Ganalı sanatçı Richard Mensah’ın Siyahların hikâyelerini anlatma konusundaki derin tutkusu, hayatında karşılaştığı ayrımcılık deneyimlerinden kaynaklanıyor.
Ganalı figüratif sanatçı Richard Mensah, sanat kariyerine başlamadan önce Birleşik Krallık’ta bir nükleer enerji tesisinde çalışıyordu. Öğle molalarında post-it notlarına yaptığı çizimler, sanata olan derin yeteneğini ortaya koyuyordu. 2016 yılında bir iş arkadaşının bu eskizleri internette paylaşmasıyla birlikte Mensah, beklenmedik bir ilgiyle karşılaştı. Çok sayıda olumlu yorum ve tepki aldı.
Mensah, o döneme kadar kimya mühendisliği kariyerine odaklanarak sanatsal yeteneğini geri planda bırakmıştı. TRT Afrika’ya verdiği röportajda, “Gana’da büyürken, hikaye anlatıcılığı önemli bir sanat formuydu. Ancak nedense kendimi her zaman bir hikaye anlatıcısından çok bir bilim insanı olarak gördüm,” diyor.
2020’de Birleşik Krallık’ta bir Mayfair galerisi tarafından yükselen 25 sanatçıdan biri olarak seçilen Mensah, “Şimdi hikaye anlatmayı bilim insanı olmaktan daha çok sevdiğimi fark ediyorum,” diyerek sanata olan bağlılığını dile getiriyor.
Salon hikayeleri
Ganalı sanatçı Richard Mensah, çocukluğunda sanata olan yeteneğini erken yaşlarda keşfetti ve bunu para kazanma aracı olarak kullandı. Mahallesindeki salonların ve berber dükkanlarının duvarlarına resimler yaparak, sanatını topluluk içinde tanıttı. Londra’da yaşayan Mensah, çocukluğunu şu sözlerle hatırlıyor: “5 ya da 6 yaşlarındayken büfelere resimler çiziyor, karşılığında şeker ve tatlı alıyordum. Zamanla, okuldaki arkadaşlarım da çizimlerimi satın almaya başladı.”
Mensah, eskiz satarak ve salonların duvarlarına resim yaparak hatırı sayılır bir gelir elde ettiğini söylüyor. Ancak ailesi sanatı ciddi bir kariyer olarak görmediği için kazandığı parayı saklama gereği duydu: “Bir noktadan sonra kazandığım parayı ailemden saklamaya başladım çünkü onlar sanatı gerçekten geçerli bir kariyer olarak görmüyorlardı.”
Richard Mensah, 2002 yılında çevre kirliliği ve kontrolü alanında yüksek lisans eğitimi almak üzere İngiltere’ye taşındığında, sanatın hayatında yeniden bu kadar önemli bir yer tutacağını hiç düşünmemişti. Kimya mühendisliği alanına odaklanan Mensah, sanat tutkusunu geride bırakmış gibi görünüyordu. Ancak Birleşik Krallık’ta yaşadığı yıllarda, iş yerindeki öğle aralarında yaptığı küçük eskizlerle bu tutku yavaş yavaş yeniden canlanmaya başladı. O dönemi hatırlarken, Mensah “Sanatın hayatımda bir kez daha bu kadar güçlü bir şekilde yer bulacağını hiç düşünmemiştim,” diyor.
Birbirine bağlayan bağlar
Richard Mensah, sanatın hayatında yeniden önemli bir yer edinmesinin on altı yıl sürdüğünü ifade ederken, “Sanata geri dönmem uzun zaman almış olabilir, ama beni asla gerçekten terk etmediğini biliyorum” diyor. 46 yaşındaki sanatçı, eserlerinde sıklıkla aşk, bağlılık ve tarih temalarını işliyor. Bunlar arasında “Tangled Embrace” adlı serisi, aşk kavramını derinlemesine ele alan ve ip imgelerinin öne çıktığı çalışmalarla dikkat çekiyor.
Mensah, tarih kitaplarından ilham alarak, özellikle Siyah çiftler arasındaki aşkı konu edinen eserlerinde, köleleştirilmiş insanların birbirlerine sevgi göstermekte yaşadığı zorluklara değiniyor. Transatlantik köle ticareti sırasında köleleştirilen insanların, ayak bileklerinden ya da boyunlarından zincirlerle birbirlerine bağlanması, onun için güçlü bir sembol haline gelmiş. Sanatçının bu imgeleri kullanarak yaptığı açıklama, “Siyah çiftler arasındaki aşktan yeterince bahsedilmiyor çünkü köleleştirilme, birbirlerine sevgi göstermelerini zorlaştırdı,” şeklinde oluyor.
Ancak Mensah’ın yorumuna göre, Gana’da ipler sadece bir kısıtlamanın değil, aynı zamanda gücün sembolüdür. Bu nedenle, sanatında bu imgeleri kullanarak Siyahların hâlâ birbirlerine bağlı olduklarını, ancak bu bağlılığın sevgi dolu ve güçlendirici bir şekilde olduğunu göstermek istiyor. Mensah, “Aramızdaki sevgi ruhu kırılamaz ve biz her zamankinden daha sıkı ve güçlüyüz” diyerek bu bağın kopmazlığını vurguluyor.
Richard Mensah’ın, Gana’nın tarihine damga vuran önemli figürlerden biri olan Yaa Asantewaa’yı tasvir eden tablosu, prestijli JD Malat Galerisi’nde sergilenmek üzere seçildi. Yaa Asantewaa, 1900 yılında Ashanti Krallığı’nı korumak için İngiliz sömürgecilerine karşı büyük bir isyana öncülük eden cesur bir liderdi. Mensah’ın bu yağlıboya eseri, yalnızca Gana’nın tarihi kahramanlarına bir saygı duruşu niteliğinde değil, aynı zamanda Afrikalı kadınların direniş ve güç sembolü olarak nasıl tarihte yer aldığını da gözler önüne seriyor.
Mensah’ın diğer yağlıboya tabloları da uluslararası sanat camiasında ilgi çekmeye devam ediyor; eserleri Japonya, Fransa ve Güney Afrika gibi ülkelerde sergilenmiştir. Bu sergiler, sanatçının küresel sahnede yükselen bir figür olarak tanınmasını sağlamıştır.
‘Siyah İngiliz’
Richard Mensah’ın Siyahların hikayelerini anlatma tutkusu, sık sık karşılaştığı ırkçılık ve ayrımcılıkla olan kendi mücadelesinden besleniyor. Özellikle İngiltere’de öğrenci olduğu ilk yıllarda karşılaştığı bu deneyimler, sanatının önemli bir parçası haline gelmiş durumda. Mensah’ın “Taken” adlı tablosu, bu tür travmatik anlardan ilham alıyor.
Sanatçı, bir olayın özellikle hafızasında yer ettiğini belirtiyor: “Polis tarafından sayısız kez durduruldum, ancak tren istasyonundan çıkarken uyuşturucu taşıdığım şüphesiyle durdurulduğum bir olayı hatırlıyorum. Eşyalarım aranırken, duvara yapıştırılmış bir haldeydim,” diye anlatıyor Mensah. Bu esnada uyuşturucudan çok, göçmenlikle ilgili sorularla karşılaştığını vurguluyor.
Mensah’ın yaşadığı bu zorluklar, eserlerine derinlik katarken, Siyahların karşılaştığı adaletsizliklere dikkat çekme amacı güden sanatıyla izleyicilere güçlü bir mesaj veriyor.
Richard Mensah, polislerin uyuşturucu bulamadığında sessizce teker teker ayrıldığını ve hiçbirinin bu aşağılayıcı olay için özür dilemediğini ifade ediyor. Bu deneyimin kendisinde derin bir iz bıraktığını belirten sanatçı, “Sanki benden bir şey alınmış gibi hissettim,” diyor. Bu duyguyu yansıtmak için, “Taken” adlı eserinde erkek öznenin vücudundan İngiliz bayrağı olan Union Jack’i çıkarmış.
Mensah, bu tabloyu detaylandırarak, “Eğer resmin arka planına yakından bakarsanız, Siyah ve İngiliz olmanın ne anlama geldiğine dair daha fazla konuşma olduğunu fark edeceksiniz,” diye ekliyor. Mensah, bu eser aracılığıyla, Siyah bireylerin İngiltere’de yaşadığı kimlik çatışmalarını ve aidiyet duygularını sorguluyor, bu konuda izleyiciye derin bir düşünme alanı sunuyor.
Kim Yüzecek?
Richard Mensah, “Yansımalar” başlıklı serisinde, Siyahların suyla olan tarihsel ve günümüzdeki karmaşık ilişkisini irdeliyor. Bu serinin, Siyahların geçmişte yasaklanmış alanlara erişimde kaydettiği ilerlemeyi yansıttığını belirten Mensah, özellikle su sporlarına katılan Siyah bireylerin deneyimlerinden ilham aldığını ifade ediyor.
Sanatçı, bu seride yer alan bir parçanın, su topu gibi sporlarla uğraşan Siyahlarla ilgili olduğunu belirterek, “Bu özel parça, ABD’de yaşayan ve Afrikalı gençleri su sporlarına teşvik eden Gana kökenli birinden ilham aldı,” diyor. Mensah, bu kişinin gençleri yalnızca hayatta kalmak için değil, aynı zamanda Siyahlar ve suyla ilgili sınırlayıcı anlatıları değiştirmek amacıyla su sporlarına yönlendirdiğini ekliyor.
Mensah, aynı zamanda son yıllarda Akdeniz’i geçmeye çalışırken hayatını kaybeden binlerce Afrikalı göçmeni de hatırlatarak, suyun Afrikalıların yaşamlarındaki trajik rolüne dikkat çekiyor. Bu eserler, Siyahların hem tarihsel hem de günümüz perspektifinde suyla olan ilişkisini derinlemesine keşfetmeyi amaçlıyor.
Otantik sanat
Richard Mensah’ın “Kendini Kaybetmek” başlıklı su temalı tablosu, izleyiciyi şimdiki zamanda yaşamaya ve günlük hayatın göz ardı edilen basit zevklerinin tadını çıkarmaya davet eden bir eser olarak öne çıkıyor. Mensah, bu tabloyu yaratırken insanın dünyada var olmasının kısa bir zaman dilimi olduğunu vurguluyor ve “Dünyada olmak, başka bir gezegene geçmeden önce burada birkaç yıl geçireceğimiz anlamına geliyor” sözleriyle bu düşüncesini ifade ediyor.
Tabloda yer alan köprü, bu iki gerçeklik – dünyadaki yaşam ve ötesi – arasındaki bağlantıyı simgeliyor. Müzik enstrümanları ise, hayatın otantik deneyimlerinin güzelliğine yönelmenin önemini hatırlatıyor.
Gelecek vadeden sanatçılara verdiği tavsiye ise net: “Neyse ki sosyal medya sanatın bekçilerinin bazılarını ortadan kaldırdı, bu nedenle çalışmalarınızı ortaya koyun ve insanların neler yapabileceğinizi görmesine izin verin.” Mensah, özgün olmanın gücüne inanıyor ve “Siz özgün bir şekilde yarattığınız sürece, evren gerisini halledecektir” diyerek sözlerini tamamlıyor.