Mersin’in Bozyazı ilçesinden nisanda develerle yola çıkıp Konya’da Toros Dağları eteklerinde develeri ve keçileriyle konar-göçer hayatı süren Sarıkeçili Yörükleri, yaz ayını ormanda, hayvanlarını besleyerek geçiriyor. Yıllardır atalarının geleneğini sürdürdüğünü belirten Ali Uçar (72), “Orta Asya’dan develerimizle, hayvanlarımızla göçtüğümüzde Konya’ya gelmişiz. Ben bu nesli sürdürüyorum, geleneğim de budur. Bizden önceki nesil de ömrünü dağda geçirdi, biz de doğduğumuzdan beri dağlardayız. Şehir yaşamına karışmak istemedik. Çünkü hayvanlarımız var. 10 çocuğum var, hepsini dağlarda büyüttüm” dedi.
Ailesiyle atalarından gelen konar-göçerlik geleneğini sürdüren 10 çocuk babası Ali Uçar, eşi, kızı, damadı ve torunuyla ilkbaharda Bozyazı’dan 20 devesi ve onlarca küçükbaşıyla yola çıkıyor. Yol boyunca çadır kurup mola vererek, Konya’nın Hadim ilçesindeki Aladağ’a kadar gelen Uçar ailesi, yaz aylarını burada geçirip, hayvanlarını otlatıyor. Hayvanlardan elde ettikleri süt ürünlerini depolayarak kış mevsimi yaklaşınca da tekrar Mersin’e dönmek için yola koyuluyor.
‘GÖREVLİLER MÜSAİT YERLERİ GÖSTERİYOR’
Yörük geleneğini sürdürdüğünü anlatan Ali Uçar, “Bahar aylarında Mersin’den hareket eder, Konya Toros Dağları yaylalarına çıkarız. Son zamanlarda Ağaççı Yaylası’na geliyoruz. Orman işletme şefliği görevlileri sağ olsun müsait yerleri gösteriyor, onların sayesinde biz hayvanlarımızı otlatıyoruz. Bizim aslımız Konya’dan Mersin’e göç etmiş.
Biz dedelerimizden duyuyorduk. Yeni nesil bunu bilmez. Konya’nın aslı Yörük. Oradan her yere dağılmışız. Orta Asya’dan develerimizle, hayvanlarımızla göçtüğümüzde Konya’ya gelmişiz. Ben bu nesli sürdürüyorum. Geleneğim de budur. Bizden önceki nesil de ömrünü dağda geçirdi, biz de doğduğumuzdan beri dağlardayız. Şehir yaşamına karışmak istemedik çünkü hayvanlarımız var. 10 çocuğum var hepsini dağlarda büyüttüm” diye konuştu.
‘TORUNUM OKUYACAĞIM DERSE YÖRÜKLÜĞÜ BIRAKIRIM’
‘Son Yörük’ dediği adını taşıyan torunu Ali Dilekmen’i (3) bir an olsun yanından ayırmayan Uçar, “Ali, korkusuz büyüyor. Develerin, atların, keçilerin arasında büyüyor. Ali, hayvanları çok seviyor, onların yanından ayrılamıyor, değer veriyor. Okul çağına geldiğinde torunumu okutacağız. ‘Ben okuyacağım’ derse yörüklüğü bırakırım. Biz olmazsak Ali okula gitmez. Çünkü burada bir arkadaşı yok. Oradaki arkadaşlara pek tutunamaz. Biz de onun yanı başında olmamız lazım” dedi.
OYUN ARKADAŞLARI KEÇİLER
Oğlu Ali’nin okul çağına geldiğinde eğitim almasını sağlayacağını söyleyen Fatma Dilekmen (28), “Ali bizim evin neşesi. Dedesiyle gider develeri otlatır. Keçilerin arasına girip onlarla oynar. Ona baktığımız zaman yüzümüz gülüyor.
Bir acım, sıkıntım varsa Ali’yi görünce her şeyi unutuyorum. Ali, 3 yaşına girecek ve şimdiye kadar hiç hastalanmadı. Ne hastaneye götürdük ne de ilaç kullandı. Doğal yaşamda büyüdüğü için mi bilemiyorum. Hiç korkusu yok, istediği yere gidiyor. Bu hayatın içinde kıl çadırda büyüyor. Okul çağına geldiğinde de okulu istemezse, diye korkuyorum. Ama ben okumasını, asker olmasını istiyorum” diye konuştu.
‘TORUNUM OKUMAK İSTERSE ÇADIRI SÖKER İNERİZ ŞEHRE’
Dünyaya 10 çocuk getirdiğini anlatan anneanne Hatice Uçar (67), “Torunumu ben büyüttüm. Ali, en küçük yörük, çadırda doğdu büyüdü. Büyüyünce çok iyi biri, gözü açık biri olacak gibi görünüyor. Benim çocuklarım okumadı hayvancılıkla uğraşmaya başladı. 10 tane çocuk büyüttüm. Ali evlattan da tatlı bir şey oldu. Evlatlarımda böyle oldu mu bilmiyorum. Bizim kıymetlimiz, neşemiz. Torunum okumak isterse çadırı söker ineriz şehre” dedi.